Hermes, Titanlar soyuncan Atlas’la Pleione’nin kızı Maia’nın Zeus’la birleşmesinden doğmuştur (Tab. 5). Tanrıların ve özellikle Zeus’un habercisi olarak görev alan Hermes, Olympos tanrılarının en renkli ve özgün kişilerinden biridir.
DOĞUŞU VE EFSANELERİ
Hermes’in asıl efsanesi doğuşu ve ömrünün ilk günleriyle ilgilidir. Bu eşsiz ve şaşırtıcı, bir bakıma da güldürücü efsane homerik denilen, ama Homeros destanlarından birkaç yüzyıl sonra Yunanistan’ın Peloponez bölgesinde meydana geldiği besbelli “Hermes’e Övgü” adlı şiirde uzun uzadıya anlatılmıştır.
Zeus Maia ile Arkadia’nın güneyinde Kyllene dağının bir mağarasında buluşmakta ve sevişmektedir. Gölgeli mağaraya sığınmış olan nympha’yı tanrılar tanrısı geceleri karısı Hera uykuya daldıktan sonra gelip bulur. Bir süre sonra Maia bir çocuk doğurur. Çocuk kundaklanır, beşiğe yatırılır, ama doğduğu gün Hermes olağanüstü işlere girişmekle kafa gücü ve yetenekleri tanrıların hepsini aşan üstünlükte olduğunu gösterir. Bebek Hermes beşiğinde kalmaz, akşam olur olmaz kundağını çözer ve ayakları üstüne basıp olmayacak serüvenlere girişmek üzere yola çıkar: Mağaranın önünde bir kaplumbağa görür, hemen aklına bir cin fikir doğar, hayvanı öldürür, kabuğunu boşaltır ve koyun bağırsağından yedi tel gererek bir gitar yapar, ondan güzel sesler çıkarmakla eğlenir, sonra da gider Güney tanrının Pieria ovalarındaki inek sürülerini bulur ve onlardan elli havyan çalar. Tutar inekleri Kyllene’ye doğru sürer, ama hırsızlığı belli olmasın diye inekleri gerisin geri götürür, kendi de oradaki çalı çırpıdan ayağına tuhaf sandallar örerek izlerini gizler. Yolda bir ihtiyara rastlar, ona gördüğünü kimseye söylememeye yemin ettirir, karşılığında bir düve armağan edeceğine söz verir (Battos). Kutsal inekleri bir mağaraya kapattıktan sonra, gider, gene masum bir bebek gibi kundağına girer. Sabah Apollon günle birlikte doğunca sürülerinin eksildiğinin farkına varır ve ihtiyar Battos’u sorguya çekip gerçeği öğrenir. Gelip Hermes’i beşiğinde bulur ve inekleri vermezse Tartos’a atacağını söyler. Bebek pozundaki Hermes, babası Zeus’un başına suçsuz olduğuna ant içer, ama o sırada Apollon onu kolundan tutup tartaklayınca birden yellenir, Apollon buna gümlemezlik edemez, konuyu Zeus’un yargıçlığına bırakmaya karar verir. Kararı şudur: Hermes inekleri nerede sakladığını gösterecektir. Apollon mağaraya gelince Hermes’in yaptığı gitarı görür, çıkardığı güzel seslere bayılır, sazı alıp inekleri bırakmaya razı olur. Bir süre sonra Hermes Pan kavalını icat eder. Apollon syrinks denilen bu güzelim kavalı da ister, karşılığında Hermes’e kerykeion denilen sihirli altın değneği verip kavalı alır. Bu değnekle Hermes habercilerin ve hırsızların kralı olur. Oğullarının en sivri akıllısı, en kurnaz ve en canlısı olan Hermes’i Zeus kendine ulak olarak seçer. Bundan böyle bütün buyruklarını tanrılara da, insanlara da Hermes aracılığıyla ulaştıracaktır. Ölülerin ruhlarını Hades’e götürmek de Hermes’in görevi olacaktır. Bu görevde Hermes’e Psykhopompos, yani ruhlar kılavuzu adı verilir.
DOĞUŞU VE EFSANELERİ
Hermes’in asıl efsanesi doğuşu ve ömrünün ilk günleriyle ilgilidir. Bu eşsiz ve şaşırtıcı, bir bakıma da güldürücü efsane homerik denilen, ama Homeros destanlarından birkaç yüzyıl sonra Yunanistan’ın Peloponez bölgesinde meydana geldiği besbelli “Hermes’e Övgü” adlı şiirde uzun uzadıya anlatılmıştır.
Zeus Maia ile Arkadia’nın güneyinde Kyllene dağının bir mağarasında buluşmakta ve sevişmektedir. Gölgeli mağaraya sığınmış olan nympha’yı tanrılar tanrısı geceleri karısı Hera uykuya daldıktan sonra gelip bulur. Bir süre sonra Maia bir çocuk doğurur. Çocuk kundaklanır, beşiğe yatırılır, ama doğduğu gün Hermes olağanüstü işlere girişmekle kafa gücü ve yetenekleri tanrıların hepsini aşan üstünlükte olduğunu gösterir. Bebek Hermes beşiğinde kalmaz, akşam olur olmaz kundağını çözer ve ayakları üstüne basıp olmayacak serüvenlere girişmek üzere yola çıkar: Mağaranın önünde bir kaplumbağa görür, hemen aklına bir cin fikir doğar, hayvanı öldürür, kabuğunu boşaltır ve koyun bağırsağından yedi tel gererek bir gitar yapar, ondan güzel sesler çıkarmakla eğlenir, sonra da gider Güney tanrının Pieria ovalarındaki inek sürülerini bulur ve onlardan elli havyan çalar. Tutar inekleri Kyllene’ye doğru sürer, ama hırsızlığı belli olmasın diye inekleri gerisin geri götürür, kendi de oradaki çalı çırpıdan ayağına tuhaf sandallar örerek izlerini gizler. Yolda bir ihtiyara rastlar, ona gördüğünü kimseye söylememeye yemin ettirir, karşılığında bir düve armağan edeceğine söz verir (Battos). Kutsal inekleri bir mağaraya kapattıktan sonra, gider, gene masum bir bebek gibi kundağına girer. Sabah Apollon günle birlikte doğunca sürülerinin eksildiğinin farkına varır ve ihtiyar Battos’u sorguya çekip gerçeği öğrenir. Gelip Hermes’i beşiğinde bulur ve inekleri vermezse Tartos’a atacağını söyler. Bebek pozundaki Hermes, babası Zeus’un başına suçsuz olduğuna ant içer, ama o sırada Apollon onu kolundan tutup tartaklayınca birden yellenir, Apollon buna gümlemezlik edemez, konuyu Zeus’un yargıçlığına bırakmaya karar verir. Kararı şudur: Hermes inekleri nerede sakladığını gösterecektir. Apollon mağaraya gelince Hermes’in yaptığı gitarı görür, çıkardığı güzel seslere bayılır, sazı alıp inekleri bırakmaya razı olur. Bir süre sonra Hermes Pan kavalını icat eder. Apollon syrinks denilen bu güzelim kavalı da ister, karşılığında Hermes’e kerykeion denilen sihirli altın değneği verip kavalı alır. Bu değnekle Hermes habercilerin ve hırsızların kralı olur. Oğullarının en sivri akıllısı, en kurnaz ve en canlısı olan Hermes’i Zeus kendine ulak olarak seçer. Bundan böyle bütün buyruklarını tanrılara da, insanlara da Hermes aracılığıyla ulaştıracaktır. Ölülerin ruhlarını Hades’e götürmek de Hermes’in görevi olacaktır. Bu görevde Hermes’e Psykhopompos, yani ruhlar kılavuzu adı verilir.